Markar ESAYAN
“Şu anda toplantı halinde olan HDP MYK'dan halklarımıza acil çağrı” notuyla paylaşılan mesajda “Kobane'de durum son derece kritiktir. IŞiD saldırılarını ve AKP iktidarının Kobane'ye ambargo tutumunu protesto etmek üzere halklarımızı sokağa çıkmaya ve sokağa çıkmış olanlara destek vermeye çağırıyoruz.”
Bu kısa çağrı 6 Ekim günü HDP'den yapılmış ve devamında gelişen olaylarda maalesef 52 vatandaşımız feci şekilde can vermişti.
Suriye'deki savaşı Türkiye'ye taşımanın bir gayreti olarak uzun süreye dayalı bir propaganda zemini üzerine yapılmıştı bu çağrı. PKK/PYD bir yandan Türkiye'yi Kobani'ye destek vermemekle suçluyor, ancak ağır silahlı Peşmergelerin Kobani'ye yardıma gitmesine de şiddetle direniyordu. Kobani'yi ayakta tutan tek açık sınır kapısı Türkiye'nindi. PYD'lilerin Türkiye'de tedavi olmasına göz yumuluyordu. Her gün Türkiye'den bölgeye insani yardım malzemesi gönderiliyordu.
Nihayetinde Kobani'ye Peşmerge'nin geçişine olanak sağlayacak tezkereye HDP hayır oyu verdi. Yani Kobani Meclis'teki 298 AK Partili vekilin oyu ile kurtarıldı. Türkiye, Esed'le kendilerine karşı savaşan PYD'ye garez besleyen Özgür Suriye Ordusu'nu da yardım için ikna etti.
Kısa bir süre sonra Kemal Kılıçdaroğlu, Meclis grubunda yaptığı konuşmada, sanki daha birkaç ay evvel 52 vatandaşımız HDP'nin böyle bir çağrısı yüzünden ölmemiş gibi, «Parlamento, yargı yürütmenin kontrolü altında. Bu süreç biraz daha hızlanırsa halkın direnme hakkı ortaya çıkar›› şeklinde ateşe benzin döküyordu. Malum 1960 darbesinden sonra yazılan darbe anayasasının başlangıç maddesinden feyz almıştı.
Ne HDP, ne CHP Çözüm Süreci'nden hoşlandı. Süreç AK Parti ve liderleri sayesinde bir noktaya getirildi. HDP'den gelen olumsuz açıklamaların sayısını bilmek mümkün değil. Ama bir fikir versin diye küçük bir listeyi buraya alalım. Bakalım HDP'ye göre süreç kaç kez bitmiş.
1) CHP sürece destek vermezse biter. 17 Nisan 2013.
2) İmralı'ya gitmezsek süreç biter. 21 Ekim 2013.
3) İmralı'ya devlet heyeti gelmezse süreç biter. 22 Ekim 2013.
4) Seçim sonrası adım atılmazsa süreç biter. 17 Mart 2014.
5) Hükümet seçim hesabı yaparsa süreç biter. 25 Ocak 2014.
6) Tampon bölge olursa süreç biter. 01. Ekim 2014.
7) Kobani düşerse Çözüm Süreci biter. 07. Ekim 2014.
Kendilerine siyasi parti adını layık gören HDP ve CHP, bir gram katkıda bulunmadıkları yüzyılın barış sürecinde üç yıla yakındır sürekli halkı tehdit eder haldeler. Tehdidin boyutu 6-8 Ekim'de bir katliama vardı. Yani bir parti arkasına aldığı silahlı bir örgütün şiddet potansiyeli üzerinden siyaset yapıyor.
HDP'nin AK Parti'ye demokrasi dersleri vermeye kalkıp, “diktatörlüğü biz bitireceğiz” türünden sözler sarf etmesi gerçekten trajikomik. Ancak bu trajik çelişki, cemaat ve Doğan medyası sayesinde ustalıkla örtülüyor ve bir demokrasi hikâyesi olarak pazarlanıyor.
HDP'nin Çözüm Süreci'ni işine geldiğinde itibarsızlaştıran, işine geldiğinde ise araçsallaştıran hali, HDP tabanının beklentisi ve doğasına uymuyor. HDP'nin enfekte olduğu ve bir plana göre hareket ettiği çok belli. CHP de kendisine büyük ağabey olarak destek veriyor. Çünkü HDP, tıpkı bir Kürt CHP'si gibi eski Türkiye'yi ihya etmenin koç başı olarak bu seçimlerde rol almış durumda.
HDP biraz olsun sürece destek vererek Kandil'in şiddet pratiklerinde “Dur biraz, artık süreci zedeleme” deme cesareti gösterseydi, bugün seçim barajını aşmasını çok daha fazla insan gönülden arzu ederdi.
HDP'nin içinde bunu yapabilecek cesur politikacılar var. 6 Ekim çağrısı yapılmadan MYK'da aslında eğilimin tersi yönde olduğu kulislere sızdı. Ancak Kandil'in ağırlığına ve Demirtaş grubuna karşı direnemediler.
Çözüm Süreci'nde hükümetin ısrarla muhatap yapmaya çalıştığı böyle bir HDP'nin barış için yeterli zihni hazırlığı olmadığı görülüyor. Yeni Türkiye'nin kurucu öğesi olmak yerine eski Türkiye'yi ihya etme peşindeler.
Çözüm Süreci HDP ve PKK'nın taktik sahası değildir. Koca ülkeyi süreç üzerinden tehlikeli sulara çekmenin aracı da olamaz. Kandil süreç üzerinden ülkeyi rehin alamaz.
Seçimler sonrasında Çözüm Süreci yeni bir evreye girecek, aktörler yeniden tanımlanacaktır. PKK'nın çekilmeye başlamasının önünde hiçbir engel yoktur. Güçlü bir AK Parti ve halkların kendisi bu sürecin en büyük garantisidir. PKK/HDP artık netleşmek zorunda kalacaktır.
Zaten Demirtaş'ın eski Türkiye aparatları ile kurduğu ilişkinin nedeni de böyle bir yol ayrımına gelmekten kaçınmaktır. Güçlü bir AK Parti ile ipe un sermenin artık mümkün olmayacağını, barıştan önce son çıkışı da kaçıracaklarının farkındalar.
Halk barışı isteyenleri de, rol kesenleri de görüyor. Yüzde 10'u geçerek elde edilecek gücün barışa mı savaşa mı, eski Türkiye'ye mi yenisine mi yatırılacağı esas meseledir.
HDP'nin güven değil endişe yaratan şiddete meyilli bu halleri kendi kendilerine yarattıkları asıl seçim barajı haline gelmiştir.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları






























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019